Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çok Yoğunlara Can Dündar’dan Yorumlar

“İşlerim çok. Başka hiçbir şeye bakamıyorum.” Bu lafı bir kişiden daha duyarsam, büyük ihtimalle katil olacağım. Mailime iki satır bile cevap yazmayanlar ‘çok yoğun’; bir şey anlatmak için söz verip haftalarca sesi çıkmayanlar ‘çok yoğun’; benden başka herkes ama herkes çok yoğun. ‘Aaa tabii; onun için konuşmak kolay. Evde oturup yazıyor sadece. Çalışmaktan haberi yok.’ İstesem ben de ‘çok yoğun’ olabilirim. ‘Bugün şunu yetiştirmem lazım; yarın şuraya gidip yazı konusu bulmam lazım, birkaç ay içinde romanımı bitirme planım var, sarkmaması lazım, o lazım, bu lazım…’ Hayatı boşvermek istedikten sonra ‘yoğun’ olmaktan kolay mazeret yok ki. Hatta sadece yemek pişirip, alışverişe çıkıp, dizi izleyip yaşayarak da ‘yoğun’ olabilirsiniz. ‘Sinemaya gidemem ki, bugün temizlik yapacağım.’ E yapma. ‘Ay seni arayacaktım, hep aklımdasın ama işlerden başımı kaldıramıyorum ki…’ Kâinatın en saçma ve zekâ özürlü mazereti. Yani ‘kafama uçan daire düştü, hastanedeydim’ deseniz daha inandırıcı olur. No

Kurum Imaji Ve çalişana Yatirim

Geçenlerde okuduğum bir yazıda, DNA moleküllerinin aynı kombinasyona iki kez sahip olmasının neredeyse imkansız olduğunu ve tüm evrende birbirinin aynısı olan iki insan olamayacağını, bilimsel olarak kanıtlanmış rakamları kullanarak, anlatıyordu. Tabii ki bu farklılık, sadece fiziksel özellikler değil, kişilik özellikler için de geçerli. Bazı insanlar için kullandığımız tanımlamaları bir başkası içinde kullanabiliriz ama tüm kişiliğini göz önünde bulundurduğumuz zaman bu iki insan birbirinden kesinlikle farklı olacaktır. Başka bir deyişle her insanın bir kimliği vardır, onu bütün diğer insanlardan ayıran... Aynı yaklaşım iş dünyasının tüzel kişileri yani şirketler için de geçerlidir. Her kurumun, onu diğerlerinden ayıran bir takım özellikleri vardır. Bu özelliklerin bilinçli olarak belli araçlar kullanılarak yansıltılması ise o kurumun kimliğinin oluşmasını sağlar. Kurum kimliğinin ne kadar ve ne şekilde algılandığı ise o kurumun imajıdır. Başka bir deyişle, kimlik kurumun gerçekte ne

Performans degerlendirme terimleri

Motivasyonu yüksek : Sazan gibi her işe atlayan, bilumum angarya yüklenebilir şahsiyet Etkili sunuş yeteneğine sahip : Ortalamanın üzerinde güzel/yakışıklı kişi; cillop gibin Beden dilini kullanabilen : “Bi su alabilir miyim” derken kasi gozu oynayan sakat kisilik;Ne yapacağı belli olmaz, Problem çözme yeteneği olan : Havuz problemleri çözerek büyümüş oldugundan her konuda çözülecek bir problem arayan, rahatsız mizaçlı kolej talebesi; problem çözebiliyosa, problem de çıkartabilir,dikkatle izlenmesi lazım gelir Takım çalışmasına yatkın : Iki eliyle bi seyi dogrultamayan, lakin kalabaligin arasinda kaynamayi becerebilen ve is yapiyo imajı çizebilen; çakal Stresle başa çıkabilir : Dünya yansa umurunda olmayan rahat kişilik, gevşeklikte ve lakayitle sınır tanımayan (Not: Polyannagillerin istihdam edilebilenleri de benzer özellikler gösterir, zinhar karıştırılmamalıdır) Zamanı iyi kullanan : Müdürünün ruhu bile duymadan, mesai saatleri içinde kahve içip fal baktıran, internette gezip solita

Etik olmanın formülü kimde?

‘Enron skandalı’nı herhalde birçoğunuz duymuşsunuzdur. Yaklaşık 6 yıl önceydi ve o dönem sanki iş dünyası alaşağı olmuştu, herkes bunu konuşuyordu. Fakat bugün, eminim hikâyenin özünü birçoğunuz tam olarak hatırlamıyordur. Tamam bir skandal vardı ama ne olmuştu? Kim kime, ne yapmıştı? İşte bu da kapitalizmin tipik sonuçlarından biri: Ürettik ve tükettik; artık çok da önemli değil. Ben hafızalarınızı tazeleyeyim. Enron sadece 15 yıl içinde, Amerika’nın yedinci büyük firması olacak kadar hızlı büyür. 40 ülkede 21 bin çalışana sahip olur. Ama bir gün bir de bakılır ki, bütün bu rüya aslında büyük bir yalan üzerine kuruludur. Enron, kârlılığı ve mali durumu hakkında sürekli yalan söylemiş ve borçları saklayarak rakamları değiştirmiştir. Bir yerde yakayı ele verirler ve gerisi çorap, sanırım çorap kısa kalacak, palto söküğü gibi gelir. İflas kaçınılmazdır. Şimdi gelelim hikâyenin özüne. Yukarıdaki paragrafta zaten anlattım ama bir daha yazayım: İşi etiğine uygun yapacaksın. İnsan olarak san

BT Projesi Yönetimi, Yazılım’dan Daha Önemli

Bell Helicopter faliyetlerini yürütmek için bir proje yönetimi yazılımı paketi almasının ardından yazılımların tek başına yeterli olmayacağını anladı. Bell 1943’den beri helikopter üretiyor. Texton’un sahibi olduğu Texas merkezli şirketin sayısı düzineleri bulan helikopter modelleri Amerikan ordusunun yıllarca kullandığı Huey’lerden dikine kalkış yapabilen V-22’lere oradan da insansız uçuş özelliğine sahip Eagle Eye’a kadar uzanıyor. Bell üç yıl kadar önce proje yönetimi yeteneğini arttırmak adına merkezi Pensilvanya’da bulunan Primavera Systems şirketinden bir proje yönetimi yazılımı satın aldı. Fakat Bell Helicopter’in bilişim planları ve denetiminden sorumlu yöneticisi John Daniel’in söylediğine göre bu yazılım başlarda hemen hiç kullanılmadı. “Bunun nedeni proje yönetimine ilişkin şirket çapında oturmuş bir yaklaşımımızın olmamasıydı. Bilişim konusunda yıllardır bazı programları kullanıyorduk fakat bu programlardan en fazla rahatsız olan yine onları kullanan program yöneticilerimiz

Bilgi verimliliğini 5 adımda arttırmak

Paul Strassmann’ın, bilgi verimliliğini ölçütünü yaratan birisi olarak bu konuda 5 adımda yapılmasını önerdiği bazı tavsiyelerini sizlerle paylaşmak isterim. Geçen günlerde Baseline 500 olan ve üretkenlik konusunda karşılaştırılan firmaların bir listesi yayınlandı. Yakında o listeyi de sizinle paylaşacağım. Ama bu listeyi oluşturmak için incelenen Amerika’da halka açık şirketlerden 4,952 adetinin analizi yapıldığında 2,499 firmanın bırakın puan almayı, pozitif değerlere bile ulaşamadığını gördük. Bilgi verimliliği ölçütünü yaratan Paul Strassmann, daha sonra zayıf bir şirket yerine hedefleri olan bir şirket olma yolunda dördüncü maddeyi de öneri olarak ekledi. İşte Paul Strassmann beş önerisi; Kararlara rağmen yapın : Maliyetler bilgi verimliliği için kilit rol üstelendiğinden beri, teslim edilemeyen projelerin kayıplarının nasıl kesileceğini bilmek istiyor. Eğer yönetim projeyi düzeltmek için çok zaman harcarsa, zaman ve maliyetler hızla büyüyecek ve projeden oluşturulması beklenen be

Network Marketing Ne Degildir...?

1- NETWORK MARKETING OTURDUGUN YERDEN PARA KAZANMA YONTEMI DEGILDIR... 2- NETWORK MARKETING BIRILERININ VASITASIYLA YADA SIRTINA BASILARAK PARA KAZANMA YONTEMI DEGILDIR... 3- NETWORK MARKETING DOGRU URUNLERLE DOGRU COGRAFYADA YAPILIRSA BASARI SAGLAR... 4- NETWORK MARKETING BIR KARTOPU YADA SAADET ZINCIRI DEGILDIR... 5- HER FIRMANIN KAZANC PLANI MEKANIZMASI FARKLIDIR... 6- NETWORK MARKERTING NOTWORK MARKETING DEGILDIR... 7- NETWORK MARKETING SHOW DEGILDIR... 8- NETWORK MARKETING BASITTIR ANCAK KOLAY DEGILDIR... 9- NETWORK MARKETING ZAMANINIZI IPOTEK ETTIGINIZ IS TURU DEGILDIR... 10- ÇÜNKÜ; NETWORK İŞİ SONUCUNU BİLDİĞİNİZ, BİLEBİLDİĞİNİZ TEK İŞTİR...

Henüz sahib olmadığınız şeyleri istiyorsanız, bu güne kadar yapmadıgınız farklı bir sistemle çalışmalısınız.

Mevcut iş dalarında çalışan her birey ortalama yılda 10 $ kazanıyor. 20 li yaşlarda çalışmaya başlayan her birey 60 li yaşlarda emekli oluyor. Ortalama olarak bir çalışan emekli oluncaya kadar ekonomiye 8 milyon $ girdi sağlıyor. Emekli olalanrın ise % 70 inin 10 bin $ bile birikimi olmadığı ortaya çıkıyor. İnsanların ancak % 5 i iyi koşullarda yaşayabiliyor. Bu % 5 lik kesimin ise % 74 ü kendi işlerinin sahibi olanlar. Bu da gösteriyor ki, maaşta gelecek yok. Öyleyse ben kendi işimi kurmalı ve kendi kendimin patronu olmalıyım. Bunun için bana yüklü miktarda sermaye gerek ayrıca risk almam gerek. Benimse ne sermayem nede nede riske edecek parak var. Bu durumda bana güçlü bir ortak lazım öyle değilmi ? İşte bu ortak dünyanın en iyi ürün konseptine ve network kazanç sistemine sağip olan başarılı doğrudan satış firması QuestNET tir Sizlere önerim: Ne istediğinizi kendinize sorun. Geleceğiniz nasıl olmalı ? Yerinizi ve duruşunuz iyi belirleyin. Bir karara varın ve icraata geçin. Rüyalarını