Kurum Imaji Ve çalişana Yatirim

Geçenlerde okuduğum bir yazıda, DNA moleküllerinin aynı kombinasyona iki kez sahip olmasının neredeyse imkansız olduğunu ve tüm evrende birbirinin aynısı olan iki insan olamayacağını, bilimsel olarak kanıtlanmış rakamları kullanarak, anlatıyordu. Tabii ki bu farklılık, sadece fiziksel özellikler değil, kişilik özellikler için de geçerli. Bazı insanlar için kullandığımız tanımlamaları bir başkası içinde kullanabiliriz ama tüm kişiliğini göz önünde bulundurduğumuz zaman bu iki insan birbirinden kesinlikle farklı olacaktır. Başka bir deyişle her insanın bir kimliği vardır, onu bütün diğer insanlardan ayıran...

Aynı yaklaşım iş dünyasının tüzel kişileri yani şirketler için de geçerlidir. Her kurumun, onu diğerlerinden ayıran bir takım özellikleri vardır. Bu özelliklerin bilinçli olarak belli araçlar kullanılarak yansıltılması ise o kurumun kimliğinin oluşmasını sağlar. Kurum kimliğinin ne kadar ve ne şekilde algılandığı ise o kurumun imajıdır. Başka bir deyişle, kimlik kurumun gerçekte ne olduğudur, imaj ise bu gerçekliğin insanlar tarafından nasıl ve ne kadar algılandığı... Şirketler için dinamik, yaratıcı, güvenilir, bürokratik gibi pek çok tanımlamalar yapabiliriz. İşte bu şekilde firmalara kişilik özellikleri yükleriz. Eğer şirketin düşünmemizi istediği şekilde düşünüyorsak o takdirde o firma kurumsal imaj yönetimide başarılı demektir çünkü gerçek ile algılananın birbiriyle aynı hale gelmesi ise iyi bir imaj yönetimi ile mümkündür.

İmaj, mesaj ve değişim...

Kurum imajı söz konusu olduğunda mutlaka yapılması gereken bir analiz vardır. Öncelikle mevcut durum ortaya çıkarılmalıdır yani kurumsal imaj gözden geçirilmelidir. Daha sonra ulaşılmak istenen durum tanımlanmalı ve aradaki farkın kapatılması için yapılması gerekenler belirlenmelidir. Bu şirket içinde bir değişim demektir. Çalışanlar içinde mutlaka bu değişime karşı koyanlar olacaktır. Kim korkmaz ki değişimden? Öyle zorlu bir süreçtir ki bu, işler kaybedilir, pozisyonlar değişir, ya da sadece iş yapış şekilleri. Ama sonuç ne olursa olsun hep bir tediginlik vardır değişim kelimesine eşlik eden... Değişimin çalışanlar yani iç müşteriler tarafından kabul edilmesini ve hayata geçirilmesini sağlamak yöneticilerin ve “İnsan Kaynakları Departmanı”nın görevlerindendir.

Öncelikle çalışan imajının, kurum imajı ile örtüşüp örtüşmediğinin tespiti ve özellikle dış müşteriler ile direk temas halinde olan satış ekibi ve şirketi temsil eden yöneticiler başta olmak üzere bu değişimin yaşanmasını sağlamaları gerekir. Unutmamak gerekir ki bir şirketin dışa açılan yüzü çalışanlarıdır. Sıcak satış yapan bir firmanın temsilcisi ile karşılaştığınızda bazen etkilenip hiç almayacağınız halde birşeyler aldığınız hiç olmaz mı? Ya da bazen böyle birini çalıştıran şirkete güvenilmez diyerek alacağınız hizmeti başka bir şirketten alma yoluna gitmediniz mi?

Kabul edelim ki en etkili ve en az maliyetli halkla ilişkiler yönetemi şirket imajı ile bütünlük sağlayan bir imaj sunan çalışanlardır. Sadece sözleriyle değil kıyafetleri, tavırları ve iş hayatındaki nezaket kurallarını uygulayışlarıyla kurumlarının saygınlığına da büyük bir katkıda bulunabilirler. Önemli olan kurum tarafından belirlenen mesajın çalışan tarafından doğru bir şekilde müşteriler ve diğer paydaşlara iletilebilmesidir. Tabii bu esnada kurumun bir kıyafet yönetmeliğinin olması, çalışanlara yol gösterecek bir el kitapçığının düzenlenmesi İnsan Kaynakları tarafından, gerekirse dış destek alarak, hayata geçirilmesi gereken önemli bir adımdır.

Nasıl bir eğitim?...

Şirketi temsil eden yöneticilerin de mutlaka şirket imajı ile paralel bir imaja sahip olmaları gerekmektedir. Özellikle yöneticilerin, kendini iyi sunabilmesi, iş etiketi, beden dili, kılık kıyafetleri ve gerek bire bir, gerekse toplum önünde konuşmaları ile şirketinin imajına katkıda bulunabilmesi için, geliştirilmesi gereken yönleri ortaya çıkarmak ve eğitimlerle bu konuyu çözüme ulaştırmak kurumun hedefleri arasında olmalıdır. Son dönemlerde yapılmış olan araştırmalar bireylerin şirketler hakkında karar verirken, şirketin yüzü olan yönetici hakındaki izlenimlerinin başka bir deyişle o kişinin imajının son derece etkin rol oynadığını kanıtlıyor. Bu sonucu kullanarak elde edilebilecek gücün farkında mı acaba firmalarımız?

Çalışanlar, her ne kadar şirketi temsil ettiklerinin bilincinde olsalarda, 3. kişilerin onlara bakarak 30 saniye kadar bir sürede hem onlar, hem de şirketleri hakkında ilk izlenimlerini yarattıklarının farkında olmayabilirler. İki önemli gerçek çalışanlara anlatılmalıdır. Birincisi müşteriler, çalışanlara bakarak şirket hakında yargılara varırlar. İkincisi de ilk izlenimler 30 saniyeden daha az bir sürede ve %93’ü sözsüz mesajlardan oluşur. Bu ilk izlenimlerin değiştirilmesi çok zordur.

İnsana yatırımdan kaçmamak gerek!...

Kurumsal imaj, bireylerin o şirket ile ilgili izlenim ve çağrışımlarının bir bütünüdür. İç ve dış müşterilerin şirket ile ilgili izlenimlerini, yine pek çoğu şirketin kontrolü altında olan araçlar yönlendirir. Kurumun çalışanlarının tavırları (çalışan imajı), sattığı ürün ya da hizmetlerinin kalitesi (marka/ürün imajı) bu araçların en önemlilerindendir. Bir ürün satın almak için mağazaya girdiğimiz zaman, markanın kalitesi kadar, başta satış elemanı olmak üzere direk temasta bulunduğumuz çalışanlarında üzerimizde etkisi var... Hatta belki daha da fazla.

Ancak ne yazık ki günümüzde özellikle yerli firmalarda bu konu üzerinde yeterince durulmuyor. Oysaki satış, donanmanın amiral gemisidir. Satış, firmanın yaşam kaynağıdır. Hatta ana amacıdır, varoluş sebebidir. “Peki, o zaman bu kadar hayati bir iş yapan insanlara yatırım yapmaktan kaçmak neden?” sorusu ile başbaşa bırakıyorum sizleri... Eminim herkesin bir cevabı vardır... önemli olan ne kadar ve neye göre doğru olduğu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?