Kayıtlar

Aşk nefrete dönüştüğü an, En Yakın Dostun Düşmanındır.

Ayrılıklardan bir hazinesi olur insanın zamanla. Acı ve hüzün dolu bir hazine... Yüreğin bir köşesinde saklı tozlu bir sandıkta. Bitişlerle. “Elveda”larla. Yarım kalmış dostluklarla. Kavgayla sonlanmış arkadaşlıklarla. Nefrete dönüşmüş aşklarla. Ateşi sönmüş aşklarla. Sonraları komik gelen flörtlerle. Bozulan ortaklıklarla. Ayrılan yollarla. Uzaklaşan ellerle. Soğuyan gülüşlerle. Gitmişlerdir. Kiminden bir isim kalır geriye sadece. Kiminden komik bir cümle, - zamanla yitirmiştir esprisini. Kiminden bir şaka. Kiminden kendine özgü bir hitap şekli. Kiminden bir hediye, -ilk zamanlar gördükçe ağlamışsındır sonra o kadar acıtmaz ama yine de kaldırıp atamazsın bir türlü. Bir anı, bir gülüş. Kiminden rehberde gezinirken “ne yapıyordur acaba şimdi, arayıp bir sorsam mı?” diye aklından geçirdiğin bir telefon numarası - aramazsın ama. Kiminden bir türlü silmeye kıyamadığın bir mesaj, ateşe veremediğin bir mektup... Her şey sonsuza kadar öyle güzel gidecek gibi görünürken an gelir çatlar birliği

Ortaköy de Bulutlu Bir Geceden...

Bulutlu bir geceydi. Bulutlu bir gecenin ortasında, denizin kenarında, dalgaların küçük sıçrayışlarını seyrediyordum. Başımı kaldırıp göğe baktım. Geçip gidiyordu yine gri bulutlar hiçbir şeye aldırmadan. Hep böyle idi zaten bu gri bulutlar. Hep kendilerini düşünür, aldırmazlardı onlara bakanlara. Biraz durup biz de bize bakanlara bakalım, demezlerdi. Geçip giderlerdi işte öyle. Sessizce… Alay edercesine… Yanımda gönülsüz duranlarıma “beni biraz sessizliğimle bırakın” dedim. Sağ olsunlar beni benimle bırakıp biraz daha ısınacakları bir kuytuya gittiler az geride. Biraz daha baktım dalgaların siyahına. İçime çektim denizin kokusunu. Ne kadarda karanlıktı. Ah ettim kocaman, içimden. Oturdum sonra lambanın yanındaki banka. Puşime sıkı sıkı sarıldım. Bankın ortasına geldim. Deniz müthişti. Gece lacivertti, deniz de lacivertti. Gri bulutlar hareket ediyordu ağır ağır. Derin bir nefes aldım aşina olduğum iyot kokusundan. Çevremdeki hareketleri izlemeye devam ettim. Sol tarafta Ortaköy Camisi

"İşten atılırsam, şirket şifrelerini çalarım"

Cyber-Ark'ın IT çalışanları arasında yaptığı anket oldukça ilginç sonuçlar ortaya koydu. Anket katılımcılarının yüzde 88'lik bir bölümü işten atılacakları anladıkları anda, şirket CEO'sunun şifreleri ve müşteri iletişim bilgileri dahil herşeyi çalabileceklerini itiraf etti. "Ne tür bilgileri ele geçirirsiniz" sorusuna verilen en popüler cevapler ise şöyle: CEO'nun şifreleri, müşteri veritabanı, Ar-Ge planları, finansal raporlar, şirket şifreleri ve birleşme-satın alma planları. Kimlik yönetim çözümleri geliştiren Cyber-Ark'ın gerçekleştirdiği ankete 300 IT profesyoneli katıldı. Araştırma ile ilgili konuşan Cyber-Ark'ın kurucusu Udi Mokady, şirket yöneticilerinin; IT birimlerinin bildiği şifrelerden çoğunlukla habersiz olduğuna dikkat çekilirken, konunun fazlaca ihmal edildiğine dikkat çekti. Yüzlerce sunucu ve uygulamaya tam yetki ile erişmeyi sağlayacak şifrelerin, genelde uzun aralıklarla değiştirildiğini ve işten ayrılan bir IT personelinin başka bi

3 yıl sonra Dünya'yı vuracak kabus!

Bilim adamları 153 yıl önce hayatı felç eden güneş fırtınasının bir benzerinin Kuzey Amerika ve Avrupa'yı 2012 Eylül'ünde vuracağını tespit etti. 1859 yılının 1 Eylül'ünde güneşten gelen anormal manyetik enerji nedeniyle telgraf sistemleri tamamen çökmüştü. Ancak bu kez etki çok daha vahim olacak. Uzmanlara göre benzer bir enerjinin dünyayı vurması durumunda TV, radyo yayınları tamamen kesilecek, elektrik sistemi tamamen devre dışı kalacak, cep telefon şebekeleri çökecek, sular kesilecek, GPS sistemi çalışmayacak... Tüm bunların onarılması 20 yıl kadar sürecek bir yeniden inşa sürecini doğuracak. Bu süreçte 100 bin Avrupalı ve Amerikalı hayatını kaybedecek. Uzmanlara göre güneşten gelecek anormal enerji 1859 yılında gecenin saat 02:00'sinde gündüz gibi dünyanın aydınlanmasına sebep olmuştu. Hatta o dönemde yaşayan kişiler bu durumu, "O kadar aydınlıktı ki gece sokağa çıkıp gazete okumak bile mümkündü" diye tanımlıyor. Şimdi aynı şokun yaşanması durumunda elekt

Kırık Cam Teorisi

Yeni bir deste oyun kağıdı aldığınızda kağıtlar sıralıdır. İlk karmanızdan sonra kağıtların sırası bozulur. Peki sırası karışık bir desteyi alıp kardığınızda sıralı hale gelir mi? Muhtemelen hayır.. Üzerinde hiç kafa yordunuz mu bilmiyorum ama evren gerçekten düzensizliği seviyor ve özel bir çaba harcamazsak her sistemi düzensiz hale getirmek için elinden geleni yapıyor. Ludwig Boltzman'ın ortaya koyduğu termodinamik kanununa göre entropi herhangi bir sistemin evrenle birlikte düzensizliğe olan eğilimi demek. Peki entropiye karşı gelerek kurduğumuz sistemleri korumak için ne yapmalıyız? Amerika'da, şehir merkezindeki bazı binalar gayet iyi durumdayken bazılarının harabe durumunda olmasının gerekçesini bulmak için yapılan araştırmalar ilginç bir tetikleme mekanizmasını ortaya çıkarmış. Bir bina nasıl harabeye döner? Cevap: kırık bir cam ile. Uzun sayılabilecek bir süre boyunca kırık kalan bir cam belli bir süre sonra bina sakinlerinin bilinç altında umursamama etkisi yaratıyor.

Türkiye Çağrı Merkezi Pazarı Özet Raporu - 2008

2008 yılı itibariyle Türkiye'deki çağrı merkezi pazarının ekonomik büyüklüğünün 250 milyon dolar seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu doğrudan yaratılan ekonomik değere bu sektörde çalışanların yarattığı dolaylı ekonomik katkı da eklendiğinde toplam ekonomik büyüklüğün 375 milyon dolar seviyesine ulaştığı söylenebilir. Çağrı merkezi pazarı yaklaşık 35 bin kişiyi istihdam etmekte ve özellikle genç nüfusa iş olanağı sağlamaktadır. Büyük boy kullanıcı firmaların ve kimi dış kaynak servis sağlayıcı firmaların çağrı merkezi yatırımlarını Anadolu'ya doğru yaygınlaştırması, büyük şehirlerin dışındaki bölgelerde hem ekonomik faaliyetlerin tetiklenmesini hem de istihdamın artmasını beraberinde getirmektedir. Hem sağlıklı bir büyüme potansiyeline sahip olması hem de yarattığı ekonomik değer ve istihdam sebebiyle bu sektöre olan ilginin önümüzdeki dönemlerde artacağı beklenmektedir. Özellikle kamu kesiminin yakın zamanda hem kritik bir kullanıcı haline gelmesi, hem de sektörün geliş

Çağrı Merkezi Sorunları ve Yöneticileri

Çağrı merkezi uygulamasında sorunlar ağırlıklı olarak teknik ve yazılım olarak nitelendirilmekte, genelde insan faktörü dikkatten kaçmaktadır. Bir taraftan en gelişmiş yazılım ve donanıma para yatırılırken diğer taraftan insana yatırım pek yapılmamakta, geçici ve donanımlı olmayan bazı kişiler çalıştırılmakta ve kriz anında da ilk tasarruf ise insan kaynağında yapılmakta. ÇM Sorunlarının Bazıları Kullanılan ana ve destek programlarının, teknolojik imkanların yetersizliği, çalışana değer verilmemesi, takım, ekip ruhunun, deneyim transferinin olmaması, masraf merkezi olarak görülen birimin çalışanı olma baskısı, birimin sağladığı katma değeri görememe, her çağrıyı (inbound/outbound) başarı ile sonuçlandırma baskısı, başarıya sahip olamama hatta paylaşamama, arayanların rahatsız etmesi hatta tacizi, veri tabanına bilgi toplama zorunluluğu, stres, sürekli doğal olmayan nezaket sergileme zorunluluğu, monotonluk /sıkıcılık, düşük ücret (kadınlarda daha da düşük), maaştan başka ödemelerin olm