Kayıtlar

Aranızda Günahsız Olan, Ona İlk Taşı Atsın!

Kurtarıcılar çekip gitmeli hayatımızdan bıktım kendimi yaralı bir serçe gibi sırtımda taşımaktan.. Tam da bu noktada “canınız cehenneme” ! diye bağırmak geliyor içimden.. Herkese değil her keseye uygun olmalı cümlelerim, büyük düşünüp küçük harflerle yazıyorum sadece… Bunu görmeli eleştiriyi çatal dillerinde hayasızlığa dönüştüren yeni yetme,üçüncü hamur kağıt müsvedde şairler! Sert sessiz harflerle donatılmış bir yalnızlıkla elimde hiç kullanılmamış kelimeler vardı. “Habil'den bu yana kan kaybeden kimliğimizin kenarlarına düşülmüş notları toparlayıp yazıyorum duruşumuzun şeceresini saman kağıtlara.” Sert sessiz harflerle susuyorum bu kez... Şimdi bakın sayın baylar bardağın yarısı dolu yarısı rüya... Anlatıcı olarak sözü en ince yerinde yakalamak benim görevim,kayıp kelimeler, eksik dizeler hep bir telaşla geliyor dilime... Şu an kendini nisan sayan bir hazirandayım... hayatımdaki yitiklikleri sıralıyorum başucuma ,önce benliğimden aşırılan umutları koyuyorum ilk sıraya, daha çok

Senden özür dilemek...

Nereden geldi aklıma şimdi ama bilmiyorum dersem yalan olur, bu satırlarda belki bir ima veya bir hatırlatma olduğunu düşünenlerde olacaktır. Tatlı bir rüzgâr esintisi diyelim… Kimine göre basit bir şeydir özür dilemek yetersizdir, bir şey ifade etmez, kimine göre güçsüzlüktür, bazen ezikliktir, sürekli söylenince anlam yitiren kısa ve öz bir cümle,kimine göre bu iki kelimenin derininde çok daha fazlası vardır,kimine göre ise - ki çoğunlukla - özür dilemek “büyüklük ve aslında cesaret ister” İnsan gerçekten hatalı davrandığını düşündüğünde bu büyüklüğü gösterip özür dileyebilmesini bilmelidir ama zaman zaman bu büyüklüğü göstermesini engelleyen gurur, inat, farkında olamamak, umursamamak vb. davranışlarda vardır. Yapması gerçekten cesaret ister çoğu zaman. İçtenlikle yapılması gereken, hatanızı anladığınızı ifade eden bu iki kelime karşıdaki insana değer verildiğinin ve yapılan bir hatadan dolayı pişmanlığın en güzel göstergesi değil midir? Bazen ise bir yanlış anlaşılmadan dolayı benz

SON

-Her şeyi gördüğünü sanıyorsun. O kadar derin mi gözlerin? -İşte sen bunu bilemeyeceksin. Çünkü hiç bakmadın. Seni gömeceğim birazdan. Hiç olmamışsın gibi olacak hem de azıcık sonra. Bir eksik umurunda mı sanıyorsun hayatın. Gömüleceksin az sonra, bu dünya yutacak seni de ve bir eksik bir zaman sonra hiç hatırlanmayacak. Sana söylemiştim. Halbuki kalmalıydın. Doğmamış çocukların kanatlarının kırıldığı yerdeyiz, yakışmıyor değiştirmeden gitmek. Hiçbir ölüm onurlu değil, her gidiş kahpece. Halbuki söylemiştim üşüyorsun sadece hepimiz gibi, fark edince geçecek. Bir şarkı gibi yürüyünce yollarda, bir ıslık gibi ince düşününce ve kapatmadan gözlerini durunca keskin rüzgarlarda, bitecek… Düşü/yordum. Hatta hayra yordum. Hata mı bilmiyorum ama bir yerlerde mesela bir uçurumun kenarında öylece dururken saçlarını uçuşturdum rüzgara, sonra emanet ettim gün doğumuna içten bir gülümsemeni, bir de gökyüzü var mesela ama sana söylememiştim belki de hepsi tek bir gün içindir, sadece o gün içindir ömü

YÜK VE YOL

Resim
Hamalsan iki şey önemli oluyor senin için: Yük ve yol... Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen,ücret mevzu bahis oluyor. Aksi olursa, cereme çekiyorsun!Bunu düşünüyordum. Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı. Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği... Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!.." Nitekim, çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!. .. "Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!. . "Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi" dedi. Benim canım sıkılmıştı bu işe.Genç olduğumu, ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum. O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum. Bir saat kadar sonra yine durdu,oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkl

Reklam Olduk Hepimiz

Modern ve modern sonrası çağda, insan hayatına ilişkin en önemli kavramlardan bir tanesi de “reklam” oldu biliyorsunuz. Hemen her sosyal bir temas ilişkisi içinde olduğumuz tüm ortamlarda reklamların bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek hedefinde bulunuyoruz. Bu kimi zaman “olumlu” bir durum olarak görünebiliyor. Zira öncesinde ücretli olan hizmetler bu reklamları kabullendiğiniz takdirde “ücretsiz” oluveriyor. Bunun yakın zamandaki örneği e-posta hizmeti veren şirketlerin hem rekabet hem de reklam kazancıyla öncesinde hayli pahalı olan hizmeti şimdi ücretsiz vermesi veya web alanı almak istediğinizde sitenizde görünecek olan reklamla birlikte hizmeti belirli sınırlar içinde ücretsiz alabilmeniz. Bilgi çağı adıyla anılan zaman insanın da kelimenin gerçek anlamıyla “kavram”laştığı bir zaman. Artık hemen hepimiz bir sanal kimlikle temsil edildiğimiz anlarda “yaşıyoruz”. Online oyunlar bir zamanlar bunun için tutulan bir örnekti ama şimdi Second Life türü, kapsamlı bir ya

ISS (internet Servis Sağlayıcılar) Reklam işine giriyor

Bir çok internet hizmet sağlayıcısı, belirli teknolojiler kullanarak, abonelerin online aktivitelerini izlemeye ve davranışlarına göre reklam dağıtmaya başladılar. İnternet Hizmet Sağlayıcıları bu süreçte, teknoloji satıcıları tarafından destekleniyor… Bu satıcıların çoğu, ismi duyulmamış firmalar: NebuAd, Phorm, FrontPorch, ve Project Rialto bunlardan bir kaçı… İnternet Hizmet Sağlayıcıları, ağlarında yüklü olan donanımlarla müşterilerinin web’de gezinme alışkanlıkları ile ilgili bilgi edinebiliyorlar. Daha sonra da bu bilgileri reklam hedefleme için kullanabiliyorlar. Bazı durumlarda, veriler elde edildikten sonra, reklam verenlere ya da ajanslara reklam satışı gerçekleştirilebiliyor. Şirketlerin en bilinirlerinden NebuAd, bir reklam ağı görevi görüyor. ValueClick gibi diğer ağlardan reklamları satın alıyorlar ve bunları reklam verenlere ve ajanslara hedefli reklam seçenekleri ile satıyorlar. Sonuçta elde edilen geliri de, hizmet sağlayıcı ortakları ile paylaşıyorlar. NebuAd’in CEO’s

Cancağazım...

Yeni başlangıçlar yapmak gerek cancağazım, her söze inanmamak her göze bakmamak gerek. Her insanı tanımamak, her heyecana açık olmamak gerek. Her bakışa aldanmamak, her dokunuşa uyanmamak gerek. Her insanın aynı olmadığını bilmek, her karakterin karakterden nasip almadığını unutmamak gerek. Her insanın farklılığını gözardı etmemek, her farklılığa açık olmak gerek. Her acıya hazır olmak, her mutlulukta sarhoş olmamak gerek. Yeni sevdalara açık olmak gerek cancağazım, her yeniliğin güzellik getirdiğine aldanmadan. Her kadının aynı olmadığını bilmek, her kadının farklı bir tad olduğunu kabullenmek gerek. Yeni başlangıçlar yapmak gerek cancağazım, her duruşa aldanmamak her vaade kanmamak gerek. Her mevsime göre giyinmek her karara göre farklı davranmak gerek. Herşeyi bilmek, ama herşeyin en doğrusunu merak etmek gerek. Her şarkıyı dinlememek gerek, her şiiri okumamak, her romanda kaybolmamak. Her kadına aşık olmamak, her dosta sırrını açmamak gerek. Her yemeği yememek, her can sıkıntısında