Kayıtlar

YÜK VE YOL

Resim
Hamalsan iki şey önemli oluyor senin için: Yük ve yol... Ancak sırtına aldığın yükle bu mesafeyi aşabilirsen,ücret mevzu bahis oluyor. Aksi olursa, cereme çekiyorsun!Bunu düşünüyordum. Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı. Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği... Diyordum ki içimden "Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları, yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!.." Nitekim, çok geçmeden dedi ki: "Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!. .. "Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!. . "Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini "Sen de dinlen hadi" dedi. Benim canım sıkılmıştı bu işe.Genç olduğumu, ondan kuvvetli olduğumu, bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum. O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken, ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum. Bir saat kadar sonra yine durdu,oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkl

Reklam Olduk Hepimiz

Modern ve modern sonrası çağda, insan hayatına ilişkin en önemli kavramlardan bir tanesi de “reklam” oldu biliyorsunuz. Hemen her sosyal bir temas ilişkisi içinde olduğumuz tüm ortamlarda reklamların bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek hedefinde bulunuyoruz. Bu kimi zaman “olumlu” bir durum olarak görünebiliyor. Zira öncesinde ücretli olan hizmetler bu reklamları kabullendiğiniz takdirde “ücretsiz” oluveriyor. Bunun yakın zamandaki örneği e-posta hizmeti veren şirketlerin hem rekabet hem de reklam kazancıyla öncesinde hayli pahalı olan hizmeti şimdi ücretsiz vermesi veya web alanı almak istediğinizde sitenizde görünecek olan reklamla birlikte hizmeti belirli sınırlar içinde ücretsiz alabilmeniz. Bilgi çağı adıyla anılan zaman insanın da kelimenin gerçek anlamıyla “kavram”laştığı bir zaman. Artık hemen hepimiz bir sanal kimlikle temsil edildiğimiz anlarda “yaşıyoruz”. Online oyunlar bir zamanlar bunun için tutulan bir örnekti ama şimdi Second Life türü, kapsamlı bir ya

ISS (internet Servis Sağlayıcılar) Reklam işine giriyor

Bir çok internet hizmet sağlayıcısı, belirli teknolojiler kullanarak, abonelerin online aktivitelerini izlemeye ve davranışlarına göre reklam dağıtmaya başladılar. İnternet Hizmet Sağlayıcıları bu süreçte, teknoloji satıcıları tarafından destekleniyor… Bu satıcıların çoğu, ismi duyulmamış firmalar: NebuAd, Phorm, FrontPorch, ve Project Rialto bunlardan bir kaçı… İnternet Hizmet Sağlayıcıları, ağlarında yüklü olan donanımlarla müşterilerinin web’de gezinme alışkanlıkları ile ilgili bilgi edinebiliyorlar. Daha sonra da bu bilgileri reklam hedefleme için kullanabiliyorlar. Bazı durumlarda, veriler elde edildikten sonra, reklam verenlere ya da ajanslara reklam satışı gerçekleştirilebiliyor. Şirketlerin en bilinirlerinden NebuAd, bir reklam ağı görevi görüyor. ValueClick gibi diğer ağlardan reklamları satın alıyorlar ve bunları reklam verenlere ve ajanslara hedefli reklam seçenekleri ile satıyorlar. Sonuçta elde edilen geliri de, hizmet sağlayıcı ortakları ile paylaşıyorlar. NebuAd’in CEO’s

Cancağazım...

Yeni başlangıçlar yapmak gerek cancağazım, her söze inanmamak her göze bakmamak gerek. Her insanı tanımamak, her heyecana açık olmamak gerek. Her bakışa aldanmamak, her dokunuşa uyanmamak gerek. Her insanın aynı olmadığını bilmek, her karakterin karakterden nasip almadığını unutmamak gerek. Her insanın farklılığını gözardı etmemek, her farklılığa açık olmak gerek. Her acıya hazır olmak, her mutlulukta sarhoş olmamak gerek. Yeni sevdalara açık olmak gerek cancağazım, her yeniliğin güzellik getirdiğine aldanmadan. Her kadının aynı olmadığını bilmek, her kadının farklı bir tad olduğunu kabullenmek gerek. Yeni başlangıçlar yapmak gerek cancağazım, her duruşa aldanmamak her vaade kanmamak gerek. Her mevsime göre giyinmek her karara göre farklı davranmak gerek. Herşeyi bilmek, ama herşeyin en doğrusunu merak etmek gerek. Her şarkıyı dinlememek gerek, her şiiri okumamak, her romanda kaybolmamak. Her kadına aşık olmamak, her dosta sırrını açmamak gerek. Her yemeği yememek, her can sıkıntısında

Doğayla Oynarsan, Doğa da Seninle Oynar!

Son zamanlarda Karadeniz bölgesinde meydana gelen yağmur ve sel felaketleri, insanın “Doğa ve doğaya uyum” konusunda ne kadar aciz kaldığını akıllara getirmiştir. Doğa, bir yandan kendi dengesini kurmaya çalışırken diğer yandan bu dengeyi bozmaya çalışan insanoğlunun basiretsizliği karşısında aciz kalmayıp nefretini acı bir şekilde kusmuştur. Pekâlâ! Nedir insanoğlunun bozmaya çalıştığı bu dengeler? Yeryüzü, kendi içinde iki etken gücün savaşımı ile şekillenmekte ve dengesini bu denk güçlerin birbirlerine olan rekabeti nedeniyle varlığını sürdürmektedir. Bu iki büyük etkenden birincisi “İç Hareketler’dir.” Depremler, tektonik hareketler ve volkanizma iç hareketler ordusunun en önemli savaşçılarıdır. Bunların amacı yeryüzünü yükseltili, engebeli ve çıkıntılı hale getirmektir. Hakeza bu hareketler sonucu dağlar, tepeler ve adalar oluşmaktadır. İç hareketlerin tek düşmanı olan “Dış Kuvvetler” ise bünyesinde güneş, hava, yağmur, rüzgâr, buzul, akarsu vs. gibi savaşçıları barındırır. Bu sav

Butun babalara tavsiyemdir :)

Kaç Kişiyiz,kendi İçimizde? Kaç Kişisiniz?

Her ne kadar Montaigne sevsem de, kendimden bahsediyor olmam, onun gibi olacağım anlamına gelmez. Çünkü o, "insanın kendisini anlatması 'övünmek' değil, kendini tanımlamasıdır" der. Bazen ikisi arasında gidip geliyorum. Kendimi yazdıkça, varlığımın nasıl bir hammaddeden vücut bulduğunu anlıyorum sanki. Bazen de 'acaba megolamanca bir bakış açısıyla mı yazıyorum' gibi düşünmüyor değilim. Daha ağırlıklısı, hiç bir zaman kendimi çözdüğümü ya da çözeceğimi de düşünmedim. İnsan o kadar karmaşık bir "bütün" ki, bazen kurduğum 'hayalleri' gerçek diye yine kendimizi kandrıyor da olabiliriz. Yalanlarım da, giderek 'gerçeklerim' halini alabiliyor. 'İyi bir insan', 'sevmek', 'aşk' ya da 'inandığım' başka bir kavramın, içinde neler olduğunu tespit etmek her geçen gün daha da zoruma gidiyor. Mevlananın; "Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" sözünü düşündükçe, zorda olsa, bazen iki yüzlü davrand