Hayata Tutunmak

Yürek sıkışır,ezilir,nefes alamaz.Gitmek uzaklaşmak herşeyden kaçmak ister zeka ama akıl kalmak ister. Zeka akıldan ayrılır, nefsin peşine düşer bilinmeyeni merak eder, içinde bulunduğu koşuldan daha iyi olacağını düşündüğü yeri arzular. Acaba olabilecek midir? uzaklar onun istediği gibi, ya içinde bulunduğu durumdan daha zor koşullar onu bekliyor olursa ya ’’midyata bulgura giderken evdeki prinçten olursa?’’ Kanat takıp uzaklara gitmek istense de, kalınmalıdır yaşadığı hayatın içinde, yaradan izin verdiği müddetçe. Çünkü sorumlulukları vardır, yapılması gerekenler. Onları görmezden gelmek sorumsuzca bir yaşamın getirdikleri değil midir? Sorumluluklar; değer verdiklerimize sevdiklerimize, hayatımız da bizim için anlamı olanlara karşı olan sorumluluklarımız...

Kendi mutluluğumuzu seçtiğimizde değer verdiklerimiz üzülecekse bizim mutluluğumuzun bir anlamı kalır mı? Duyarlı bir yürek kendi mutluluğunu, mutsuzluğun üzerine kurabilir mi? Gözler yaş dolar, yürek yaş dolar. Sonra başlayan karanlıklar, uçurumlar hayatın içinde yaşanılası yaşanmışlıklardır...

Önümüze çıkan bizi mutsuz eden engellerle mücadele etmemiz gerekirken, duyarsız ve tepkisiz kalarak, şikayet ederek, talihimize, kaderimize küserek sorunları görmezden gelmek, kaçmak, kaçmayı istemek en büyük sorumsuzluk örneği değil midir? Yıllarca yaşanılan bir hayatın içinde yaşadıklarımız bizlerin tercihleri ile yaşanmadı mı? Evet belki hatalı tercihler yaptık, hatalı kararlar aldık ama bizim tercihlerimizdi bunlar. Üstelik bizim tercihlerimiz başkalarının hayatını da etkilemedi mi? Farkındalığı yakalayan bir yürek hatalı da olsa tercihlerinin sorumluluklarını taşır ve asla kaçmaz...

Bu demek değildir ki; hayallerinin peşine düşme. Tam tersi hayallerinin peşinden koşarken yüreğinin sesini dinlerken, verdiğin kararların farkında olmaktır bahsettiğim. Farkındalığı yakalamış bir insan; zekası, aklı ve yüreği ile birlikte hareket eder, aldığı kararları insan olmanın erdemlerini taşıyarak verir.

Hayatımızı; sorumluluklarımızın bilinciyle varlığımızla,duyarlılığımızla iyileştirilebilecek yanları keşfedip, olayları büyütmeden, elimizden gelenin en iyisini, en doğrusunu yapmalı ve mutlak mutlu olmayı bilmeliyiz. Hayattan kopmadan, sıkıca tutunmalı, göz açıp kapayana kadar geçecek kısa bir zaman içinde, elimizde olacak olan hayatımızın değerini bilmeliyiz. Başka bir gün yok, dün yok, yarın belki; ama şu an elimizde bugün var. Bugün dün olmadan; dünün tozlu sayfaları arasına karışmadan, hadi bugüne gülümseyelim hep beraber...


.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?