Venedik ve Roma ama önce Venedik...

1 hafta önce 3 günlük izinlerimizi fırsat bilip bir gezelim dedik.
Planlar yapıldı, oteller ayarlandı. Her ne kadar kilometre olarak 3 günde biraz çok yol alacak olsak da bu bizim gözünü pek korkutmadı. Cuma sabah saat 3 te çıktık yola. Dakika bir gol bir misali THY'nin otoparkında kaybolduk. Sonra engin tecrübelerimiz ile Dışhatlar yolunu bulduk ve işte bütün kontrollerden geçerek bekleme alanındayız :)

Sabah saat 9 da Romada, ordan da transfer ile 11 gibi Venedik’teki otelimize varmış olduk. Aslında daha erken varacaktık ama 6 saat sigara içememenin vermiş olduğu o eşsiz nikotin alma isteğimize karşı koyamayıp Venedik hava limanının çıkışında 30 dk mola vermek durumundaydık :). Hotele yerleşmek için 12 i bekledik ve çantaları odaya atar atmaz kendimizi tekrar resepsiyonda bulduk.

Macera için hazırdık ve başlama noktası olarak doğru yerde idik! Resepsiyonist bize Venedik haritasını bedava vermiş ve ulaşımı ne şekilde sağlayacağımız ile ilgili bilgileri de sunmuştu.

Bu arada hotelimiz Mestre Centrale. 2 günümüzü Venedik'e ve 1 günümüzü Roma'ya ayırdık.
Bizim gibi sadece 3 saat yorgunluk atmak ve duş almak için kullanacak iseniz, sonredece uygun bir hotel. Sabah kahvaltısı zayıf onu söylemekte fayda var:).

Biletlerimiz elimizde 7 numaralı otobüsteyiz. Mestre'den Venediğe gide en hızlı otobüs. 15 dk içinde Venediktesiniz. Tabiki yolda yol çalışmaları yok ise :)

Neyse, tekrar geziye döneyim: Venedik süper bir yer. Daha “çok gezenler” grubuna girecek kadar çok yer görmedim ama şu ana kadar gördüğüm yerler arasında kendisini başka bir klasmana koyuyorum, herhangi başka bir şehirle karşılaştırılmamasını öneriyorum. Şehirde gezin, bol bol yürüyün, kaybolsanız da önemli değil, nasılsa bulursunuz bir şekilde yolunuzu. Aslında şehirde kaybolmadan gezmek ayrı bir hüner istiyor. Ancak bu hüner bende fazlasıyla mevcut :). Bana bir harita ve bir de nerede olduğumuz bilgisi verilince en yakın restoranı, otelleri, gezilecek görülecek yerleri söyleme ve hatta bizzat götürme yeteneğine sahibim.Dolayısı ile grubumuza sadece gezmek ve şehri yaşamak kaldı. Uzun bir zaman sonra mideye artık gına getiren Plaza yemeklerindense İtalyan yemeklerinin girmesi de ayrı bir pozitif etki yaptı bünyede. Bu arada sadece pizza ve makarnadan bahsetmiyorum tabii ki, sokak aralarnda satılan soğuk meyve karışımları, buzlu sular ve dondurmalar.

Bundan sonrasını resimler ile anlatmakta fayda var sanırım;










VENEDIK:
İtalya'nın kuzey doğusunda Adriyatik denizi kıyısında olan ve yaklaşık 180 adacıktan oluşan bir şehir imiş. Venedik'te bu adacıkları birbirinden ayıran 170 tane kanal ve birbirine bağlayan 400 tane köprü bulunmaktaymış.Venedik'te yaşayanların yaklaşık olarak %50'si geçimini turizmden sağlamakta imiş. Avrupa'nın en çok turist çeken şehirlerinden biridir aynı zamanda. Bugüne kadar ki rekoru bir günde 150.000 turist imiş. Bütün taşımacılığın su yolları ve kanallardan yapıldığı Venedik, Avrupa'nın motorlu kara taşıtlarına izin verilmeyen tek büyük kentidir.



Roma ile ilgili maceramıza da yarın ki yazımda yer vereceğim...

Sonuç olarak; hadi bu akşam Venedik'e gidiyoruz deseler hiç bahanem olmaz ve seve seve giderim... Sanırım seve seve ve bahanesiz gideceğim tek şehir!..

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Harika bir tatill ve harika bir rehberimiz vardı rehberimizin ağzından da ancak bu kadar anlatılabilirr teşekkürler herşey içinnn...

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?