İlişkilerde İklim Yapaylığı...

Kadın erkek ilişkileri beklentilerin üzerine kurulu olmanın kurbanı olma yolunda gidiyor. İki farklı dünya, iki farklı yürek ve farklı coğrafyalardan gelip, yola çıkanların aralarındaki beklenti sınırlarını kaldırmalıdırlar. Çünkü coğrafyalarda iklimler farklı yaşanır.ve kendine özgü örtüsü vardır. Bu örtü her zaman başka örtüleri kuşatmayı amaçlar. Kendine benzetme, kendi istediği gibi olmaya zorlama, kendinden taviz vermeden kendini kabullendirme uğraşı verir. Kadın sessizce, erkek doğrudan saltanat peşinden koşar. Tahtı ortak paylaşmak iki tarafın akılına gelmez. Coğrafi iklimlerin uyumu da böyle sürekli bozulur.

İlişkileri bekleyen en tehlikeli şey beklentilerdir. Beklentiler ilişkilerdeki saygıyı, hoşgörüyü ve erdemi öldürür. Ayrıca, beklenti tek taraflı bir sözcüktür. Kadının ya da erkeğin istediğini yaptırma isteğinin yüzeye çıkmasıdır. Beklenti, menfaat renginin koyulaşmasıdır. Beklenti, karşı tarafı önemsememedir. Beklenti, tek tarafın kendini merkeze almasıdır. Beklenti, paylaşımın, konuşmanın, hak vermenin, özür dilemenin, şeffaf olmanın önündeki engeldir. Beklenti, geçici heves ve arzuların öne çıkışı ve ona göre kısa vadeli anlamlar yüklenmesidir. Beklenti, karşı tarafı ciddiye almamaktır. Beklenti, ilişkiyi bitirmek için zemin hazırlamaktır. Beklenti, karşı tarafı istemediği halde kuşatma altına almaktır. Beklenti, karşı tarafı elde etmek için uğraşmamaktır. Beklenti, karşı tarafı kaybetmeyi göze almaktır. Beklenti, yolların ayrılışını göze almaktır. Son olarak beklenti, kendini haklı çıkarmak için savunma mekanizmasını egolarla iş birliği yapmaktır.

Dolaysıyla ilişkileri ayakta tutmanın öncelikli yolu beklentiyi ortadan kaldırmaktır. Ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenip, eksileri ve artıları ile yola devam etmektir. Böylece kadın hayatında erkeğin, erkeğin hayatında kadının ne anlam ifade ettiği ortaya çıkar. Eğer iki tarafın birbiri için ne anlam ifade ettiği, birbirlerinin hayatını nasıl, ne kadar etkiledikleri bilinirse, ilişkinin önemi ve değeri ortaya çıkar.

İlişkilerin çözülme nedenlerden biri de duygularla hareket etmektir. İlişkiyi akılla değil, duygularla yönlendirmek tıkanmaya neden olur. Duygular çabuk karar verir. Karar verirken de çok yönlü bir değerlendirmenin içine girmezler. Duygular tepkisel davranır. Ve öç almayı severler. Duyguların kinci yapısı insanın çabuk harcanmasına yol açar. Böyle duygular egolarını tatmin eder. Böyle durumlarda kontrol mekanizmasını duyguların elinden almaktır. Duygusal anlarda karar vermemektir.

İlişkilerde hataların büyük bir kısmı başlangıçlarda yaşanmaktadır. İlişkiyi başlatırken yapılan tercihin rast gele olması, ilkelerin olmaması temelin yanlış atılmasıdır. Çoğu kere ilişkileri kontrolsüz başlatırız. Geçici ve yüzeysel nedenlerle başlar. Sonra deneme-yanılma tahtasına dönüştürülür. Zaman ilerledikçe ilişkiler sorgulanmaz. Kendi haline bırakılır. Ta ki ilişki tıkanana kadar devam eder. Tıkanınca da hemen işin içinden sıyrılıp, başa dönülür. Alınan yanlış kararlara, yapılanların yetersizliğine atıflarda bulunur. Daha temelin atılışında sağlamlılık aramayanların, ilişkilerin sonunda yakınmalarının hakkı da yoktur. Yakınmalar, pişmanlıklar, acılar, keşkeler, hayaller boşunadır. İlişkinin yeşertilmesi zor, korunması güç ama soldurması kolaydır. Çoğu insan ilişkinin yeşerme dönemini sever. İlişkiyi koruma döneminde umursamaz olunur. Kaybetme döneminde hüzünlü, cesur görünümlü zavallılığı oynar. Sonuçta ilişkilerde olup bitenler kendi ellerimizle yoğurduklarımızdır.

İlk günde farklı kimlikle başlatılan ilişkiler, sonrasında farklı bir kimlikle devam eder. Ve farklı bir kimlilikle korunmaya çalışılır. İşte bundan dolayı modern ilişkiler yok olmaya mahkûm hale gelmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?