Dolar 1,20’nin de altına iner mi?

Son haftalarda piyasada en çok konuşulan mevzulardan biri Amerikan dolarının durumu. Kimine göre seçim sonuçları kesinleştikten sonra, Meclis’teki sandalye dağılımına göre netleşecek, kimine göre ise uluslararası sermaye grupları YTL-dolar paritesinin yeni rotasını belirleyeli çok oldu. Daha terminolojik bir kavramla ifade etmek gerekirse, piyasalar ‘beklentiyi’ satın aldı. Çok değil, 8-10 ay önce 1,45 YTL civarında seyreden Amerikan doları, geçtiğimiz günlerde 1,30’un altında seyretmeye başladı. 2006 Ekim’inde 1,26 dolar eden Avro ise şimdilerde 1,37 dolara tekabül ediyor. Amerikan dolarını diğer para birimleriyle de karşılaştırınca, sadece YTL’nin değil, diğer tüm para birimlerinin dolar karşısında değer kazandığı, diğer bir ifadeyle doların hızla değer kaybetmeye devam ettiği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, hem iç hem de dış faktörlere bağlı olarak düşmekte olan dolar kurunun gereğinden fazla tedirginlik oluşturduğu söylenebilir.Seçim sonrası senaryolardan önce, Hrant Dink cinayetiyle başlayıp cumhurbaşkanı seçimi kriziyle süren ve Ankara Ulus’ta patlayan bombanın piyasalarda oluşturduğu gerilimi de analiz etmek gerekiyor. Dink’in silahlı saldırıya uğramasından bir gün önce 1,41 YTL değerindeki doların sanki hiçbir şey olmamış gibi 1,40 seviyesinden yoluna devam etmesi, Türkiye’deki para piyasasının geçmişteki ezberi bozmaya çalıştığını gösteren önemli bir işaretti. Nisan sonundaki cumhurbaşkanı seçimine kadar 1,32 seviyesine gerileyen dolar kuru, ortaya çıkan 367 krizi ve e-muhtıraya rağmen ancak 2 kuruş dalgalanıp 1,34’e çıkmıştı. Kördüğüm haline gelen Çankaya seçimine bile pek pirim vermedi piyasalar; 22 Mayıs’ta Ankara Ulus’taki Anafartalar Çarşısı’nda meydana gelen büyük patlamadan da yara almayan piyasa, Mayıs ayını 1,31 YTL seviyesindeki dolar kuruyla kapattı. Seçime doğru geri sayım başladıktan sonra da, ortaya çıkması muhtemel hükümet ve istikrar senaryolarını satın alan piyasalar, doların 1,30’un epey altına gerilemesi sonucunu getirdi.Peki seçim bitti, bundan sonra doların yönü ne olacak? Daha da düşecek mi? Ya da ne tür bir olay gerçekleşirse dolar tekrar 1,40’lara yükselir? Seçim sonrasında yine tek partili bir AK Parti hükümeti, en güçlü senaryoydu. Ve bu kuvvetli ihtimalin sonucu olarak para politikalarının da aynı kararlılıkla sürmesi muhtemel görünüyordu. Muhtemel istikrar tablosunu gören piyasalar, seçim ertesinde İMKB’de yine kendini göstererek endeksi yukarı yönde hareket ettirecek gibi görünüyor. Başka faktörlerin yanı sıra, paranın borsaya yönelmesiyle de doların yine aşağıya doğru yön çizmesi muhtemel. Bu durumda, doların kısa vadeli 1.20 hedefi pek hayal gibi durmuyor.Doların düşmesine katkı yapacak başka faktörlere gelince… Seçim sonrasına ertelenen tatil sezonu, ağustos itibariyle bir kez daha başlayacak. Bu da ağustos ayında artan bir harcama ve tüketim ortaya çıkaracak. Yani piyasaya büyük bir likit para girişi söz konusu olacak. Bunun doğal sonucu olarak da dolar biraz daha düşecek… Büyük gürültü koparan Hudson Senaryoları gibi menfi olaylar gerçekleşirse piyasaların hali ne olur diye tedirgin olanlara, Hrant Dink cinayetiyle başlayıp e-muhtıra ile sürüp Anafartalar ile doruğa çıkan gerilimli süreci tekrar hatırlatıp, doların o günlerdeki istikrarlı seyrini göstermek yeterli. Bağımsız aday olarak Meclis’e girmesi muhtemel bazı adayların, Meclis’te tatsız olaylara sebep olması durumunda bile piyasanın olumsuz etkilenmesi düşük ihtimal. Çünkü bu ve benzeri kötü senaryolara aldırmayan piyasaların dayandığı başka sağlam gerekçeler var. Öncelikle, Türk ekonomisindeki istikrarlı büyüme, dünyaya örnek olacak nitelikte. Ayrıca ekonomi, hiç olmadığı kadar yabancı sermaye sigortası altında. Borsa ve bankacılık sektörüne rekor seviyede giriş yapan yabancı sermaye, kendi bindiği dalı kesmemek için paradaki istikrarı bozmuyor. Eskiden olduğu gibi piyasaları allak bullak eden başıboş yabancı sermayenin yerini, kalıcı yabancı sermayenin alması Türk ekonomisine büyük istikrar getirdi. Uzun vadeli konut kredileri ve yatırımlar için 50 milyar dolardan fazla dış borca giren özel sektör de, bu borcu rahat geri ödeyebilmek için dolar kuruna büyük ihtimam gösteriyor. Özel sektörün 120 milyar doları aşan toplam dış borcu ekonomiye nisbî bir baskı yapıyor; ancak dolar kurunun yükselmesini de önlüyor. Şaşırtıcı belki ama, artık ihracatçının bile dolar kurunun düşmesiyle para kazandığını söylemek mümkün. Merkez Bankası’nın piyasaya müdahalesinden medet uman ihracatçılar, artık bundan ümidi kesip, dolar bazlı kredi alarak kâr sağlamaya yöneldi. Girdilerin yükselmesiyle rekabet gücü kalmayan sanayici, dolara endeksli kredi alarak hem üretim kapasitesini artırıyor hem de artan sürüm sayesinde maliyetlerini düşürebiliyor. Borcunu da düşük kurdan ödediği için aradaki fark, kâr olarak sanayicinin cebinde kalıyor. Ve şimdi tekrar sormak gerekiyor, dolar kuru 1,20’nin de altına iner mi?...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?