Yerel ve bölgesel perakendeciler ulusal markalar yaratacak...

Büyük market zincirlerine karşı ayakta durmak isteyen yerel ve bölgesel perakendeciler, birleşerek veya satın almalarla yeni markalar oluşturmak için harekete geçti.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), büyük hipermarketlere karşı, bölgesel ve yerel perakendecilerin birleşme veya satın almalarla yeni markalar oluşturmayı planlıyor.
Federasyon, ortaya çıkacak yeni perakende markalarıyla ulusal ve uluslararası arenada daha etkin faaliyet göstermeyi hedefliyor.
TPF Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Songür, Türkiye’de 330-350 yerel ve bölgesel perakendecinin bulunduğu belirterek, Türkiye’de, dünya perakende sektöründe olduğu gibi, artık çok fazla yerel zincir markalarının olmayacağını söyledi.
Hedef ve karakter yapısı uygun olan markların bir araya gelerek, daha büyük güç yaratması için çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Songür, “Önemli çalışmalarımız var. Neler yapabileceğimizi tartışıyoruz. Çok önemli markalarımız var. 3 bin kişiyi istihdam eden, 80-100 mağazası olan, 3 bin metrekare alanda hizmet veren perakendeciler var. Bu tür oluşumların Almanya ve Fransa’da örnekleri var. Bu tür çalışmaların Avrupa’da yapılması bizim için umut verici. Oluşturmayı planladığımız yeni markalar satın alma ya da birleşme şeklinde olacak” dedi.
10 milyar dolarlık ciro Sektörün çok dinamik bir zincir olduğunu kaydeden Songür, "Bölgesel ve yerel 80-100 şubesi olan perakendeci markalar ile yaklaşık 7 bin organize perakendeci mağaza var. Sektörün cirosu 10 milyar dolara yaklaşıyor" diye konuştu. TBMM`deki Büyük Mağazacılık Yasa Tasarısı’nın doğru bir şekilde çıkmasının istediklerini kaydeden Songör, “Ülkemize büyük perakendeciler geliyor. Bununla birlikte haksız rekabet söz konusu. Güçler dengesinin olmadığı gözleniyor. Bunun için bir an önce yasanın çıkması gerekiyor. Türkiye’ye perakendecilerin gelmesi sorun değil. Ancak onların en azından kendi ülkelerinde muhatap oldukları yasal zorunlulukların Türkiye’de de uygulanmasından yanayız” dedi. Perakendeciliğin tüm dünyada, hem üretim hem de tüketimi planlayan bir yapıda olduğunu vurgulayan Songör, daha sonra şunları söyledi: "Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin markalarının Türkiye’ye gümrük vergisi ödemeden girdiğini ve ulusal marka gibi dolaştığını belirterek, “AB ülkeleri hiçbir aracıya ihtiyaç duymadan Türkiye’ye satış yapabiliyor. Ülkemizde doğru yasal düzenlemeler ile yerli perakendecilerin belirli bir güce kavuşana kadar desteklenmesini istiyoruz. Bu güç oluştuktan sonra da ülkemizde ve uluslararası arenada tüm markalarımızı kolayca nihai tüketiciye ulaştırabiliriz.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Özgürlük mü Mutluluk mu ?