Msnbc'den Google'a iğneleme

Her geçen gün farklı bir hizmeti piyasaya süren Google, ücretsiz oluşu ve kullanıcıların beğenisini kazanan servisleriyle hızlı bir yükseliş gösteriyor. Kullanıcıları fazlasıyla memnun eden bu durum, Google'ın herkese sempatik görünmesine de yol açıyor. Gelişmeler bu yönde ilerlerken Microsoft'un Msnbc.com sayfalarına zaman zaman yazılarıyla katkıda bulunan yazarlardan Helen A.S. Popkin son yazısında "Google evreni ele geçiriyor, umursayan var mı?" başlığıyla ilginç bir makaleye imzasını attı. Yazıda genel olarak Google'ın kendisi de dahil olmak üzere internet kullanıcıları tarafından çok sevildiğini ileterek bazı tehlikelerin de görmezden gelinmemesi gerektiğine dikkati çekiyor."Google diğer tüm arama motorlarından farklıydı. Tarz bir havası vardı, ana sayfası bazı olayları temsil eden sade bir logodan ibaretti. Dahası Google bizim ne yapmak istediğimizi de anlamaya çalışıyordu. Hatalı yazdığımızda '... mi demek istediniz?' diye bize sordu. Evet! aynen onu demek istiyorduk..." diye giriş yapan Popkins, Google'ın böylesine kullanıcı dostu olmasının ve son dönemde internet üzerinde adının çok fazla anılmaya başlamasının bazı sakıncaları olduğunu da ifade ediyor.Verileri toplayıp saklıyor"ZDNet, NBC gibi pek çok sitedeki blog yazarları 'Google kişisel bilgileri saklıyor. Bunun için öne sürülen nedenler de pek tatmin edici değil.' diyerek bazı sorgulamalara başladılar. Dahası Google sizin e-postalarınızı da okuyor. Gmail üzerinde gördüğünüz reklamların tesadüf olmadığını bilmelisiniz." diyerek veri madenciliğine dikkat çekiyor.Sayfa üzerinde yapılan aramalara dair getirilen sonuçları da eleştiren yazar, Google'ın sadece kendi hizmetleriyle ilgili konularda çok iyi sonuçlar verdiğini iddia ediyor. Yahoo veya benzeri diğer şirketlerin sunduğu hizmetlerde ise sınıfta kaldığını belirtiyor. İnternette prim yapan her işi satın alarak bünyesine katan şirketin artık uydular sayesinde her adımımızı izlediğini söyleyen Popkin, Google'ın tekelleşerek "şeytani bir kötü adam" olma yolunda ilerlediğini de ifade ediyor ve iğneleyici bir şekilde sözlerini bitiriyor.Google interneti ele geçirecek"Google gelmiş geçmiş en iyi arama motoru. Videolar ve haritalardan sonra Google internete (esas işine) geri dönecek mi ? Tabii ki, burada sorun yok. Onu sevmemizin nedeni de bu. Peki Google genellikle kendi özelliklerine ait içeriği mi bize getirecek? Google interneti ele geçirecek. Görünüşe göre internet halkının kafası karışık. Belki de sahte ilaçlarla insanları uyutmak yerine gerçek işlerine geri dönerler kim bilir..."

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Bayıldım bu şarkıya tek kelimeyle.. Öyle çok sevdim ki bağıra bağıra eşlik ediyorum.. Bıkana kadar da dinleyeceğim muhtemelen ama sözler falan içine müthiş çekti beni Sözlerini de eklemek istiyorum ki bir de siz bakın: Ah ne zormuş bitsin demek Hala severken seni Dudaklarını öpmemek Bir yabancı gibi Bilirsin ayrılık konusunda İyi değiliz ikimiz de Bir kıvılcım yeterdi her zaman Koşup geri dönmemize Değmesin ellerimiz Buluşmasın bu gözler Yine erir gideriz Unutulur yeminler Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk kokan dudakların Karşısında direnmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk dolu mısraların Karşısında direnmeyi de İşte bir kez daha Durup karşında Belki de son defa Soruyorum sana Bitti mi hikayemiz? Bu ne biçim son böyle? Değmez miydi sevgimiz Savaşıp direnmeye? Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Kendimize sahip çıkıp Dünyayla yüzleşmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Koktuğumuz o gözlerin Karşısında direnmeyi de Bitmesin
Devamı

Özgürlük mü Mutluluk mu ?

Dün arkadaşımla tartıştığımız konu üzerinde birkaç birşey karalayasım geldi yine. Kendimde ve etrafımdaki diğer “genç” insanlarda gördüğüm en büyük yanılgılardan bir tanesi de özgürlük ve mutluluk kavramlarının karıştırılması. İnsanlar özgür olacaklarını düşündükleri kişiler ile veya o yerler ve konumlarda mutlu olacaklarını da düşünüyorlar. Ama işin aslına bakınca özgürlük, her daim genişletilebilir ve gayet göreceli bir durum. Mesela, maaşlı, bordrolu, plaza ortamında, sabah 8 akşam 6 modunda çalışan insanlar için “home office” ve “open office” ortamlı çalışanlar, sürekli yurtdışı gezilerinde bulunanlar, müşterilerden devamlı organizasyon davetiyeleri alanlar, vs. vs. süper özgür çalışanlar olarak görülebiliyor. Ya da insanlar kendi işlerini yaptıkları zaman patron için çalışmaktan çok daha rahat ve özgür olabileceklerini düşünüyorlar. Aslında iş, özgürlükten çok mutlu olmaya bakıyor gibime geliyor. Sonuçta, kendi işini yapmanın sana mutluluk vereceğine inanıyorsan herşey tamam; ama
Devamı