Kayıtlar

“Biz hiç beceremedik Sevmeyi de Terketmeyi de”

Bayıldım bu şarkıya tek kelimeyle.. Öyle çok sevdim ki bağıra bağıra eşlik ediyorum.. Bıkana kadar da dinleyeceğim muhtemelen ama sözler falan içine müthiş çekti beni Sözlerini de eklemek istiyorum ki bir de siz bakın: Ah ne zormuş bitsin demek Hala severken seni Dudaklarını öpmemek Bir yabancı gibi Bilirsin ayrılık konusunda İyi değiliz ikimiz de Bir kıvılcım yeterdi her zaman Koşup geri dönmemize Değmesin ellerimiz Buluşmasın bu gözler Yine erir gideriz Unutulur yeminler Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk kokan dudakların Karşısında direnmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk dolu mısraların Karşısında direnmeyi de İşte bir kez daha Durup karşında Belki de son defa Soruyorum sana Bitti mi hikayemiz? Bu ne biçim son böyle? Değmez miydi sevgimiz Savaşıp direnmeye? Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Kendimize sahip çıkıp Dünyayla yüzleşmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Koktuğumuz o gözlerin Karşısında direnmeyi de Bitmesin

Peki Bugünün Şirketleri Çalışandan Ne Bekliyor?

Bizler çalıştığımız ortamların daha yaratıcı, daha özgür, daha pozitif olmasını ve bize daha çok yetki verilmesini istiyoruz. Peki, çalışanlar olarak biz böyle bir ortamı hak ediyor muyuz? Bunları hak etmek için bizim hangi davranışları sergilememiz, hangi sorumlulukları üstlenmemiz gerekiyor? Üretim ilişkilerinin değişmesi, işletmelerde ihtiyaç duyulan insan profilini de değiştiriyor. Sanayi toplumunun gereği olan yapılar ortadan kalkarken bürokratik organizasyonların talep ettiği insan tipi de her geçen gün azalıyor. Peki, bizler birer çalışan olarak, içinde yaşadığımız zamanın şirketlerine uyum sağlayacak bir zihin yapısına sahip miyiz? Bizim davranışlarımız bu çağa uygun mu? Değiştirmemiz gereken taraflarımız var mı? Sanayi sonrası toplumunun iş ilişkileri eskiye kıyasla çok farklı. İçinde yaşadığımız dönemin getirdiği koşullar, çalışanların şirketle olan ilişkilerini derinden etkiliyor ve değiştiriyor. İçinde yaşadığımız dönemin kendine özgü koşulları var: • Değişim çok hızlı, • B

Bugünün Çalışanlar Ne İsterler?

Bir organizasyonun amacı, insanların tek başlarına katiyen elde edemeyecekleri sonuçları, bir araya gelerek elde etmelerini sağlamaktır. Bu ancak insanların iyi ve güçlü özelliklerinin, bir lider tarafından ortaya çıkartılmasıyla mümkün olur. Şirketlerin var oluş nedeni insanların sahip olduğu potansiyeli ortaya çıkarmaktır. Peki, sizin çalıştığınız ya da bildiğiniz şirketler bunu tam anlamıyla gerçekleştirebiliyor mu? Ne kadarını gerçekleştiriyor? Sizce bu şirketler, çalışanların en iyi özelliklerinden yararlanmasını biliyor mu? Peki, ne yapılırsa çalışanların katkısını en üst noktaya çıkarmak mümkün olur? Ne yapılırsa çalışanlar gönüllü olarak kendilerini işe verirler? Google’da çalışanlar mesainin ortasında yüzme havuzuna gidebiliyorlar. Evcil hayvanlarını işe getirebiliyorlar. Ofiste bilardo ya da bilgisayar oyunu oynayabiliyorlar. Google’un yaptıklarını, bugün her şirket kolaylıkla yapamaz elbette, ama Google bize sanayi sonrası toplumunda şirketlerinin nasıl olacağını gösteren ca

Tazelenmek İçin Terk Etmesini Bilmek Gerekir

Çocukluğumuzdan beri bizlere zorluklarla mücadele etmek, ısrarcı olmak, vazgeçmemek, pes etmemek gerektiği öğretildi. Hatta bir kısmımıza sorgulamanın, düzene çomak sokmanın günah olduğu… Karşımıza imkansızlıklar çıktığında bile mutlaka bir yol bulmak zorunda hissediyoruz kendimizi. Bütün kahramanların öyküleri mücadele üzerinedir. Onlar böyle yaptıkları için kahraman olmuşlardır. Biz de onların nasıl kahraman olduklarını çok iyi öğrendiğimizden, hepimiz kahramanlığın “asla vazgeçmemek” olduğunu biliriz. Üstelik hepimizin buna benzer öyküleri vardır. Hepimizin, kendi çapında “kahramanlıkları” vardır. Kahramanlığın ne olduğunu biliriz. Direnmek, dayanmak, vazgeçmemek, pes etmemek bilinçaltımıza kazınmıştır. Fakat hayat her zaman direnmekle yaşanmıyor. Öyle anlar, öyle durumlar var ki artık gerçekçi olmak ve o işin olmayacağını, o ilişkinin yürümeyeceğini kabul etmek gerekir. Kabul etmek ve vazgeçmek gerekir. Ama vazgeçmeyi gerektiren o zamanı bilmek hiç de kolay değil. Çünkü atalarımız

Aşikar Olanı Görmek Çok Mu Zor?

Meşhur soba borusu fıkrasını bilir misiniz? Fizikçi, matematikçi, kimyacı ve jeologdan oluşan bir ekip bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Bilim adamları hemen yakındaki bir eve sığınırlar. Ev sahibi misafirlere bir şeyler ikram etmek için mutfağa gider. Bu arada hepsinin dikkati ortada duran sobaya toplanır; çünkü soba yerden bir metre kadar yukarda, üst üste dizili taşların üzerinde durmaktadır. Üstatlar sobanın neden taşların üzerinde durduğu hakkında tartışmaya başlarlar. Kimyacı, "Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış olmalı.” der. Fizikçi, "Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir.” diye iddia eder. Jeolog, "Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış olması daha muhtemeldir.” diye bir açıklama getirir. Matem

On Adımda Yalın Çözüm

Siz bilgisayarınızın bütün özelliklerinden yararlanıyor musunuz? Peki televizyonunuzun her işlevini kullanıyor musunuz? Bırakın işlevlerini TV kanallarının hepsini izlediniz mi? Kim bilir evinizdeki bulaşık makinesi ya da çamaşır makinesinin kullanmadığınız ne çok özelliği vardır. Acaba bilgisayarların kullanmadığımız özelliklerine para vermeseydik bunları ne kadar ucuza satın alırdık? Hayatımıza giren ürünlerin işimize yaramayan ne kadar çok özelliği var ve çoğu ürün ne kadar karmaşık. Siz de benim gibi elektronik aletlerin kullanma kılavuzlarını çok karmaşık buluyor musunuz? Kullandığımız aletler daha yalın, daha sade, daha basit olsaydı hayatımız daha kolay olmaz mıydı? Bunu yapabilen bazı markalar var. Bunlar tüketicilerin beklentileini daha iyi anlıyor, ürünleri daha sade bir şekilde sunmanın yollarını ustaca buluyor. Mesela Google ana sayfasını düşünün, bu sayfada sadece bir pencereyle karşılaşıyorsunuz ve içine bir soru yazıp gönderdiğinizde bir saniyeden daha kısa bir sürede on